Gözetim Toplumu

Gözetim denilen şey günümüzün en büyük problemlerinden veya çözüm yollarından birisidir.

Gözetimin problem mi yoksa çözüm mü olduğuna karar vermek de aslında tamamen bakış açımızla ilgili bir durum. Bu konuya olumsuz taraftan bakanlar için de problem kelimesi veya tanımlaması da yaşananların yanında çok hafif kalır. Gözetim, aslında ne Orta Çağ’da insanların bedenlerini cezalandırmak amacıyla başlamıştır ne de Jeremy Bentham’ın Panoptikon’u 1785’te tasarlamasıyla. Gözetimin temelinde hükmetmek yattığına göre insanoğlunun var olduğu andan itibaren bir gözetimden söz edebiliriz. İlk çağlarda bile insanlar birbirlerine hükmetme ve güç için gözetlemeyi kullanmıştır. Tanrısal güçleri olduğuna diğerlerini inandırmaya çalışmıştır. Günümüzde de enformasyon teknolojisiyle bilginin gücünün farkında olan iktidarlar tarafından sürekli gözetleniyoruz.

Şimdiye kadar yazdıklarıma ilk çağdan günümüze kadar gözetim hakkında kısa bir bilgilendirme de denilebilir.

Gözetim de Zamanla Birlikte İlerledi

Gözetim konusuna olumsuz tarafından bakarsak Orta Çağ’da insan bedeni o kadar da önemli değildi. Ortada çalışabilecekleri bir fabrika yoktu. Buharlı motor icat edilmemişti. Günümüze göre düşünüldüğünde pre-modern diyebileceğimiz Orta Çağ’da insan ya öldürülür ya da işkenceye uğrardı. Ne kadar az insan olursa doyurulacak o kadar az boğaz var demekti.  İnsan bedeninin devlet veya o anki egemen güç için çok da bir önemi bulunmamaktaydı. Tek amaç gücünü halka göstermek, yasalara uymazsanız sizin de başınıza bunlar gelir demekti.

Panoptikon Neden Ortaya Çıktı?

Zaman hızla geçti ve 1785’te Bentham, Panoptikon’u tasarladı. Zaten anlamı da bütünü gözetlemektir. Bu tasarım birkaç katlık tek odalı hücrelerden oluşan bir halka üzerine kuruluydu. Her hücre bu halkanın iç kısmına açıktı ve halkanın dış cephesindeki duvarda birer pencere vardı. Halkanın ortasında mahpuslardan tamamen saklanmış konumdaki gözlemcilerin kaldığı bir nöbet kulesi yer almaktaydı. Bu tasarım neredeyse gardiyan ihtiyacını bitiriyordu. Foucault, iktidarın evrimini Orta Çağ’dan itibaren takip etmektedir.  Panoptikon’un da iktidarlar tarafından geliştirilip günümüze uyarlandığından bahseder.

Panoptikon
Panoptikon

Attığımız Her Adım Kayıt Altında

Zaman yine geçti ve bu sefer teknoloji çağı geldi. Her yerde kameralar var ve yaptığımız her şeyi kaydediyor. İnternette yazdığımız ve paylaştığımız her şey devletler tarafından kayıt altına alınıyor. İktidar bunu da teknoloji sayesinde hızlı ve ekonomik biçimde yaparak süper panoptikonu kullanmış oluyor. Bir de e-devlet denilen bir şey var. Tüm bilgilerimiz orada. Orada yüzlerce farklı işlem yapabiliyoruz ve yaptığımız her işlem anında devlet tarafından görülebiliyor. Ayrıca e-devletin hacklenmeyeceğinin de garantisi yok. İnternete yüklediğimiz hiçbir görsel ya da videonun, yazdığımız veya paylaştığımız hiçbir yazının da biz silsek bile serverlarda saklandığını unutmamalıyız.

Artık İnsan ve İnsan Bedeni Önemli

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile gizliliğimiz korunuyor gibi görünse de Snowden sayesinde öyle olmadığını öğrenmiş olduk. Ama bu sefer suçlansak da cezalandırma çok farklı. Çünkü insan gücüne gereksinim var, üretilen mallar için pazarlara ihtiyaç var. 1980’den itibaren de neo-liberalizmle serbest piyasa ekonomisinin de oluştuğunu biliyoruz. İnsanı bedenen cezalandırırsan üretemez, senin ürettiğini de satın alamaz. Ortada kocaman bir kısır döngü oluşturmuş olursun. Beden politikasının değişmesiyle bedene zarar vermek yerine düşünceyi hapsetmeye ve özgür alanı kısıtlanmaya başladı iktidar. Bedeni disipline etmeye çalışıyorlar artık. Hapishanelerde eğitimler veriyor, topluma kazandırılmaya çalışıyor o insanları. Çünkü dışarıda onlara ihtiyaç var. Ama son zamanlarda idam etme isteği de ülkemizde yeniden ortaya çıktı. İnsan özüne dönmeye başladı sanki. Disipline etmeyip işkence yaparak öldürmek iktidarı ve toplumu rahatlatacak bir yolmuş gibi propagandalar yapılmaya başlandı.

Özgür İrademizi Kaybediyoruz!

Gözetimin olumsuz yönlerine dönecek olursak, sürekli gözetlendiğini düşünen insanlarda bireysellik baskılanır ve kendin olma durumu ortadan kalkar. Tek tiplik oluşur. Herkes aynı şekilde davranır, aynı şekilde düşünür. Foucault da dinamik normalleştirme der buna kitabında. Bu durumun demokratik olmadığından bahseder çünkü özgür irade denilen şey elinden alınmıştır. Artık insanoğlu makineleşmiştir Yeni düşünceler ortaya çıkamaz. Orijinallik yok olur. Kısaca iktidar bizi denetlemenin yolunu her çağda bulmuş, insan da buna uymak zorunda kalmıştır.

Saygılar.
Kürşat.



Gözetim Toplumu” için 2 yorum

  • 20 Ocak 2018 18:16 Umut Bulut Cevapla

    gözetim teorilerinin zamanla birlikte yayıldığı doğrudur.

  • 21 Ocak 2018 12:51 Onur Cevapla

    Hımm.. İlgi çekici bir konuymuş.. Okurken oldukça zevk aldım diyebilirim. Ancak iki durum var.. Panoptikon ilginçmiş. Diğeri de İnsanın iradesini kaybettiği kesinlikle doğru..

    Teşekkürler Fakir Yazar..
    Teşekkürler Kürşat..

Cevap Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak.


Tavsiye Yazılar