Yabancı Birinden Bir Kase Erişte

Merhaba Fakir Yazar Okurları

Yabancı bir yazıdan Türkçe’ye çevirdiğim, güzel bir Hikayeyi anlatacağım sizlere. Beğeneceğinizi umuyorum, sizlerden istediğim sadece okur iken hayalinizde canlandırın. Hikayedeki isimi; “Rukiye” olarak Türkçe isim ile değiştireceğim.

O gece, Rukiye annesiyle kavga etti,  sonra evden fırladı gitti. Yolda giderken, cebinde hiç para olmadığını, eve telefon etmek için yeterli paranın bile olmadığını hatırladı.

Bir makarna dükkanının önünden geçerken, güzel erişte kokusunu burnundan içine çekti. Birdenbire acıkmış gibi hissetti. Erişte istiyordu, ama parası yoktu!

Satıcı, Buğday sarısı saçları olan Rukiye’ yi tezgahın önünde soğuktan titrediğini farkedince sordu:

–  “Hey küçük kız, bir kase Erişte yemek ister misin?

–  “Ama … ama para taşımıyorum… Param yok….” utanarak yanıtladı.

–  “Tamam, kalsın benden olsun bu erişte. İçeri gir üşüme, sana bir kase erişte pişiririm.

Birkaç dakika sonra, Erişte satıcısı sımsıcak üstünden buhar çıkan bir erişte kasesi ile geldi. Rukiye bir kaç kaşık erişte yedikten sonra, ağlamaya başladı.

– “Bu ne şimdi?” – diye sordu satıcı.

Rukiye gözyaşlarını silerek;

–  “Hiçbir şey değil. Ben sadece senin iyiliğine değindim!

–  “Sokakta bir yabancı bile bana erişte yapıyor ve annem kavga ettikten sonra beni evden kovaladı. O acımasız !!”

Satıcının iç çektiği:

–  “Dostum, neden böyle düşünüyorsun? Tekrar düşün. Sadece bir kase erişte verdim ve sen de böyle hissettin. Annen seni küçüklükten beri büyüttü, annene neden minnet etmedin ve itaat etmedin?

Rukiye bunu duyduktan sonra gerçekten şaşırdı.

Bunu neden düşünmedim? Bir yabancının bir kase eriştesi beni borçlu hissettirdi ve annem küçüklüğümden beri beni yetiştirdi ve hiç böyle hissetmedim, biraz bile.

Rukiye hemen eve doğru yola koyuldu, eve geldiğinde annesine ne diyeceğini kafasında şöyle dile getirdi: “Anne, özür dilerim. Benim hatam olduğunu biliyorum, lütfen beni bağışla …

Basamaklardan yukarı çıkınca, Annesini onu her yerde aramış endişeli ve bıkmış olarak gördü. Annesi Rukiye’yi gördükten sonra hafifçe şöyle dedi: “Rukiye, içeri gel tatlım. Muhtemelen çok acıktın değil mi? Pilav pişirip yemek hazırlamıştım, halen sıcakken yemeye devam et …

Artık Kendini kontrol edemiyor, Rukiye annesinin kucağında ağlıyordu.

Hayatta, bazen çevremizdeki bazı insanların minik eylemlerini takdir etmek kolaydır, ancak yakınları, özellikle ebeveynler için fedakarlıklarını doğal bir mesele olarak görüyoruz…

Doğumdan beri verdiğimiz en değerli hediyeler ebeveyn sevgisi ve endişesidir.

Ebeveynler, bizi beslemek için geri ödememizi beklemiyorlar …… ancak biz ebeveynimizin koşulsuz fedakarlıklarını şimdiden değerini bildik ya da taktir ettik mi?

Umarım Beğenmişinizdir. Lütfen yorumsuz bırakmayın.

Not: Rukiye eski kız arkadaşımdır, başka isim gelmedi aklıma 🙂 Saçı da sarı değil ama neyse…

Saygılar.

Fakir Yazar.

Yorumlar ( 3 )
Yorum ekle
  • Ferhat Cetin

    Çok güzel bir yazı elinize sağlık bu güzel çeviri için, anne baba değerlidir. Ancak bu değeri haketmeyen anne babalarda yok değil yeni doğan çocuğunu yazarken bile zorlanıyorum ben bi insan nasıl yapar çöpe atar…

  • melisa öztürk

    anne hakkını nasıl ödeyeceğiz bilmiyorum kavga edip küsüyoruz ama üzerimizde o kadar çok hakkı var ki geriye dönüp baktığında anlatılamaz.

  • Nagihan

    Güzel ve başarılı bir çeviri olmuş . Cevirilerinizin devamını bekliyoruz.